BARIŞ VE MÜZAKERE MASASI CESETLERE KALDI
Bizler; Teoman'la Devlet, Metehan'la Ordu olmuş, Kürşad'la saray basıp, Alparslan'la Anadolu’ya dolmuş bir milletiz. Ertuğrul'un otağında uyanıp, Osman'la yürüyüp, Fatih'le koşmuş; Yavuz'la namaza durup, Kanuni'yle kıtalara yürümüşüz.
Peki, terörizmi devlet politikası haline getiren İsrail, Güney Kıbrıs’ta üs kurup Türkiye'ye karşı silahlansa ne olur? Ya da silahlanmazsa ne olur? 2500 yıllık birikimi ve tarihî mirası olan Türkiye, bunlara karşı sessiz mi kalır sanıyorlar?
Cehenneme meraklı olanlara cennet vaat eden bir ülke olmadığımızı herkes biliyor mu acaba? Türkiye, namını hiçbir zaman namertlere bırakmadı ki, korkalım.
Bakınız, Türkiye ile İsrail’i çatıştırıp dört cepheli bir savaşın içine çekmek isteyenlerin sesleri giderek yükseliyor. Yunanistan basınında sürekli olarak Türkiye'ye karşı Fransa, Almanya, ABD ve İsrail'den oluşan bir ittifaktan bahsediliyor.
"Türk Askeri Filistin’e" diye slogan atanlar şunu iyi bilmelidir: Türkiye savaşa girebilir, ancak şu an değil. Bir takım eksiklikler olduğu gerekçesiyle "Türk devleti savaşa giremez" demiyorum. Fakat İsrail’in Katar’a, İran’a, Suriye’ye yaptığı gibi bir saldırıya maruz kalmamız durumunda, Türkiye hiç tereddüt etmeden karşılık verir; hatta Kudüs’ü ele geçirecek hamleleri yapar.
Türkiye’nin Gazze’ye askerî destek ihtimalinden rahatsız olan İsrail, bunun barışçıl bir çözüm olmadığını iddia etse de, ABD'nin bu konudaki tavrının net olduğunu görüyoruz.
İsrail’in Suriye’de, Güney Kıbrıs’ta ve Gazze’de yaptıkları ortadayken, Türk devlet aklının ve TSK’nın kurmay zekasının olan biteni sabırla izlediğinin farkındayız. Türk Devlet zekâsının Ortadoğu’da yaptıklarını hiçbir zaman açıklamadığına şahit olduk. Bunun ne kadar kıymetli olduğunu, büyük devlet olmanın ne derece sabır ve zeka gerektirdiğini, devlet aklı ile sıradan insan aklının aynı olmadığını bir kez daha anladık.
Aylardır dost meclislerinde “Türkiye Gazze’de” dediğimde tepkiler aldım. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı, beni doğrulayarak "Türkiye aylardır Gazze’de" ifadesiyle yetindi ve ayrıntıya girmedi.
Evet, İsrail’in Türkiye karşıtı nefretinin arkasında, savaşın başından itibaren Hamas'ın arkasında Türkiye devletinin duruşu yatıyor. Aksi takdirde, şu ana kadar 2,5 milyon Gazzeliden eser kalmazdı.
Katil Trump, Gazzeliler için “İyi davranırlarsa mutlu olurlar, yoksa sonları olur" demişti! Peki, kimin iyi davranması lazım? Abluka kalkmadan, bombardıman durmadan, adalet sağlanmadan insanlar nasıl "iyi davranacak"? Dolayısıyla bahsedilen ikinci faz, bir illüzyondan ibaret kalacak gibi görünüyor.
Bu fazın uygulanması, müzakere masasında cesetlere kaldı dersek, kimse yanlış anlamasın. Gazze’nin hesabının mahşere kalıp kalmayacağını düşünürken, şimdi cesetler üzerinden bir barış tesis edilmeye çalışılıyor.
Ez cümle: Türkiye, bölgesinde bir lider ve belirleyici ülke olarak tarihe geçerken, İsrail ülkemizi dört cepheli bir savaşa sürüklemek için hazırlık yapsa da, PKK ve SDG gibi aparatlarını ülkemize karşı kullansa da, artık şu bir gerçektir: Suriye bizimdir. Umarım bu son cümlem yeterince anlaşılmıştır.
Selam, dua ve bayrak ile kalın.



